T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Kıymetli mesai arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlayarak ve Sarıkamış Şehitlerini de rahmetle anarak sözlerime başlamak istiyorum.
Benim sizden farkım benim dedem Sarıkamış’ta şehit oldu. Daha sonraki yıllarda torunu Kars’ta valilik yapacaktı. Ben Kars’ta üç buçuk sene valilik yaptım ve oraların tüm topraklarını dolaştım bütün havasını teneffüs ettim. Onun için ben size Sarıkamış Harekatı ile ilgili uzun uzun birşeyler anlatmayacağım. Sadece bazı bilinmeyen noktaları bilgilerinize sunmakla yetineceğim. Sarıkamış hakikaten Ruslara malubiyetten ziyade soğuğa malubiyetin dramıydı, destanıydı hakikaten kahramanlık destanıydı. Arkadaşlarımız bahsettile gayet güzel çarıklarla, yazlık elbiselerle.. Hiçbirimiz bilmiyorum düşündük mü niye yazlık elbiselerle niye çarıklarlaydı ? Çünkü ordu, Yemen’den dönmüştü Yemen’den dönen orduyu çarıklarla ve yazlık elbiselerle Enver Paşa, çok genç yaşta hiçbir tecrübesi olmayan ve kendisini Napolyon Bonapart zanneden bir kişi olarak orduyu hazırlıksızca ve çok acemice bu cepheye sürdüğü için bu kadar telefat bu kadar şahadet yaşanmıştır. Burada ölenlerin hepsi hiç şüphesiz şehittiler, vatanları uğrunda dinleri namusları uğrunda savaştılar ama bunları savaşa gönderenlerin hiç sorumlulukları yok muydu ? Kars ve Sarıkamış’ı birçoğumuz Anadolu zannederiz. Sarıkamış ve Kars Anadolu değildir. Sarıkamış ve Kars güneybatı Kafkasyadır. Yani Kafkasya’da savaş olmuştur. Bu cephenin adı da Kafkas cephesidir aslında. İşin enteresanı Kars, çok defa Ruslarla savaşlara konu olmuş bazen Ruslara verilmiş bazen Türklere geçmiş hatta Karslılar şaka yollu diyorlar ki hiç belli olmaz yine bizi ilerde Türkiye Cumhuriyeti Ruslara verebilir biz dikkatli olalım diye şaka espri yaparlar zaman zaman. Kars böyle alış-verişe konu olmuş bir ilimiz sınır ilimiz.
1828’de Silistre Balkanlar’da elimizden çıkarken, o Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” piyesini hepiniz duymuşsunuzdur, okumuşsunuzdur. Silistre elimizden çıkarken Kars büyük bi kahramanlık göstermiştir 1828’de ve Ruslar’ı malup etmişti Kars’ta. Ondan dolayı Karslılara Gazi unvanı verilmişti, yani Sultan Abdulmecid Karslılara gazi unvanını verdi ve Kars’ın çoğu resmi evrakında Gazi Kars diye geçer aslında. Sonradan İstiklal Savaşı’nda Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Gaziantep bunun önüne geçti, İstiklal Savaş’ında yararlılık gösterttikleri için o unvanları onlar aldılar ama esas gaziliği hakeden vilayet Kars’tı. Bir bu hususu dile getirmek istedim. Bir de Dünya’da bir tane daha Kars var. O da Kanada’nın başkenti Ottawa’nın 100 km yakınında Kars kasabası var şuan Dünya’da ve Kars’tan zamanla savaşlar nedeni ile Amerika’ya Kanada’ya göç edenlerin orda kurdukları bir kasaba. Daha sonradan da Belediye Meclisi toplanarak Karslıların çoğunluklu olması nedeniyle de buraya Kars adını vermişler bugün Ottawa yakınlarında Kanada’nın Kars kasabası mevcuttur. Yani Karslılar o kadar zulüm, o kadar işkence çekmişler ki bir kısmı oralarda direnirken şehit olurken bir kısmı da yurtlarını terk etmiş gitmişler. Bugün çeşitli harpler nedeni ile yöremize Çorum’a Amasya’ya gelen çok miktarda Karslı Kafkaslı vatandaşımız vardır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi, Osmanlılar’ın aleyhine sonuçlanıyor ve Batum , o zaman Batum bizim Vilayetimiz , Ahıska, Kars, Erzurum’un Oltu İlçesi, buralar ve Artvin, Ardahan, Sarıkamış Ruslar’ın hissesine düşüyor ve Ruslar burayı kırk yıl idare ediyorlar hükümranlık kullanıyorlar Kars’ta ve kırk yılın sonunda Kars kurtuluyor 1920’de kurtuluyor aslında 1915’te kurtulamıyor. 1915’te ne oluyor ? 1915’te bir İttihat Terakki başta Sultan Abdülhamit Han’ın 33 yıl İngiliz, Fransız ve Almanlar arasında kurduğu dengeyi Almanlar lehine bozan bir iktidar partisi o zaman. Bunlar Almanlar lehine bildiğiniz üzere Yavuz ve Midilli gemileri Almanlar’ın iki gemisi Boğazlar’dan geçiyor göstermelik olarak Karadeniz’e açılıyorlar Osmanlı Devleti bu gemileri İttihat Terakki daha doğrusu bu gemileri satın aldığını bildiriyor bizim diyor bu gemiler. Ondan sonra bu gemiler Rus limanlarını bombalıyor Osmanlı Devleti bu şekilde savaşa giriyor. Yani durup dururken Sarıkamış’ta savaşa girilmiyor ama Enver Paşa’nın hayali 40 yıldır Ruslar’ın egemenliği altında bulunan Sarıkamış’ı, Kars’ı o yöreyi almak tabi. Enver Paşa dediğim gibi müthiş bir vatanperver ama enteresan şekilde bunu da ilk defa duyacaksınız, Türk askeri tarihinde hiç görülmemiş bir şey üç aydan üç aya kendi kendilerine oturup kendi terfilerini yazıp terfi eden subaylar İttihat Terakkiciler dediğimiz Subaylar, Enver Paşa da böyledir, Enver Paşa 26 yaşında Yüzbaşıdır, 32 yaşında Orgeneraldir, Savunma Bakanı’dır, Genelkurmay Başkanı’dır her şeydir yani, harbi idare eden adamdır ve 32 yaşındadır kendisi yani General olacak yaşta felan değildir ama kendi kendilerini terfi ettirerek General olmuşlardır bu kadro. Bu tecrübesiz kadro tecrübeleri olmadığı için de Alman Subaylara emanet etmişlerdir bu harbi. Bu Harbin Komutanı birçoğunuz bilirsiniz bu harbin Sarıkamış’ın Komutanı Von Sanders’dir Alman Generaldir yani Alman General Sarıkamış Harbini idare etti. Enver Paşa bir süre idare etti ondan sonra İstanbul’a döndü baktı ki harp kötü gidiyor. Basın mensuplarının duyması için özellikler söylüyorum bunun için hür ve özgür basın diyoruz, basının hür olması lazım özgür olması lazım, Sarıkamış Harekatını 5-6 yıl yani Cumhuriyet kurulduktan 5-6 yıl sonra halk Sarıkamış Harekatı’nda malup olduğumuzu anladı. O zaman İstanbul’da Devletin kontrolünde bir basın ve hergün gazeteler “Yaşa Enver Paşa, Varol Enver Paşa, Sarıkamış’ta Destan Yazıyor, Sarıkamış’ta Ruslar’ı perişan ettik, Sarıkamış’ta şöyle Kahramanlık gösteriyoruz böyle kahramanlık gösteriyoruz, Sarıkamış her an düşüyor” diye haberler yayınlaya yayınlaya millete yalan haberler yayınlayarak milleti aldattılar. Yani İstanbul’da hiçbir vatandaş Sarıkamış’ta işlerin kötü gittiğini göremedi duyamadı öyle bir enteresanlık vardı. Sarıkamış’ta Enver Paşa hatta bir şeyini daha söyleyim. Kazım Karabekir anılarında söylüyor, Kazım Karabekir biliyorsunuz doğu için çok önemli Komutandır. Kazım Karabekir 1918 Mondros Mütarekesini hiçe sayıp silahlarını teslim etmeyen daha sonra da orada başarılar kazanan hatta Milli Mücadeleyi Atatürk’le beraber başlatan bir komutandır. Kazım Karabekir anılarında diyor ki Genelkurmay’da istihbarat Şube Müdürü olarak sadece Türk Subayı olarak sadece ben vardım gerisi hep Almandı. Daha sonradan beni de Cephe’ye gönderdiler hiç Genelkurmay’da Türk Subay kalmadı. Almanlar idare ettiler Genelkurmay’ı. Öyle de acı bir dram yani sadece soğuk sadece Ruslar sadece tabiatın zor şartları değil Allahuekber dağlarının 3000 m yüksekliği değil idarede müthiş bir zaaf tabi zaafın yaşanması da belki doğal çünkü biz hep Sarıkamış’ı anlatırken tek alır anlatırsak bir şey anlayamayabiliriz Osmanlı Devleti 1912’de Balkan Savaşları’na giriyor, 1914’te Dünya Savaşı’na giriyor ve Dünya Savaşı’nda çeşitli cephelerde savaşıyor biraz önce anlattığım gibi Yemen’de de savaşıyor Yemen’den savaştan dönenler Sarıkamış’a savaşa gönderiliyor çarıklarıyla yalın ayak, entarileriyle. Yemenden dönmüş yazlık entari adamın üzerinde var. Ruslar gayet kuvvetli kaputlar çizmelerle savaşırken bizim Türk askeri kimisi yalın ayak kimisi çarıklarla, entariyle, yazlık kıyafetle savaşıyor.
Dünya Savaşı’nın çeşitli cepheleri var, cephelerden biri de Sarıkamış tabi. Dolayısıyla Osmanlı Devleti çok çeşitli cephelerde savaşmak zorunda ve bundan dolayı da yiyecek içecek yok. İstanbul’dan 3 tane gemimiz yola çıkıyor, Trabzon Limanı’na elbise getirecek giysi getirecek onlarla orduyu giydirecekler, fakat o 3 gemimizi de Zonguldak açıklarında Ruslar batırıyorlar battığı için giysiler de yetişmiyor. Erzurum’da , Erzurumlulara hatta takılırız zaman zaman sizde erkek yok muydu Nene Hatun gibi bir kadın Kahraman çıkmış sizden, halbuki Dünya Savaş’ı o kadar acımasızdı ki 10 milyon 12 milyon insan öldü 1. Dünya Savaşı’nda. Dolayısıyla erkekler, gençler eğitimli nüfus hep öldü. Kadınlar savaşa katılmak zorunda kaldılar Nene Hatun’lar mermi taşıdılar erzak taşıdılar. Erzurum’dan Sarıkamış’a kadar yayan sırtlarında 25 er kg’lık un taşıdılar vatandaşlar. Valiler, Askeri Komutanlar mecbur tuttu vatandaşı, vatandaş sırtında Kars’a kadar Sarıkamış’a kadar un taşıdı ki asker yesin, asker aç kalıyordu. Çok afedersiniz atların dışkılarının içindeki arpaları şeçerek onları ayıtlayarak yiyen askerlerimiz oldu, bu kayıtlarda yazıyor, bu basit bir hikaye felan değil. Aç kaldı hakikaten askerlerimiz soğuk ile beraber. Kimi Rus kurşunu ile kimi soğuktan, kimi bakımsız olması nedeni ile bitten , tifodan, vebadan, tifüsten ölen çok insanımız oldu. İşin enteresanı da şudur, Ruslar cepheye kendileri gelmediler. Ruslar’a esir olan yedi bin Türk vardı, tabi ölen biliyorsunuz doksan bin bazı kayıtlara göre altmış bin, fakat Ruslar’dan da bize esir düşen vardı. Esir düşenlerin sorgulamasında görüldü ki hepsi Türkçe konuşuyor. Anlaşıldı ki Kazaklar harbe sürülmüşler, Kırgızlar harbe sürülmüşler Rusya’nın içinde kadar Türk unsur varsa hepsini Ruslar ön cepheye sürmüşler onlarla bizi savaştırmışlar, aslında kendileri de savaşmamışlar, bir taşla iki kuş vurmuşlar. Hatta birçoğu bilir eskiden kazak lafı ettiğiniz zaman “kazak” kelimesinin karşısında Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktığınız zaman Rus Askeri diye yazıyordur, belki yaşlılar hatırlarlar gençler bilmiyorum Tür Dil Kurumunun Sözlüğünü kullanmıyorlardır belki kullanıyorlarsa açsın baksınlar kazak iki nokta üst üste Rus Askeri’dir. Halbuki Kazak Rus Askeri felan değil Kazakistan koskocaman Dünya’nın 6. büyük yüzölçümüne sahip ülkesi koskocaman bir Türk Devleti. O zaman tabi Rusya’nın egemenliğinde olan bir Türk Deveti, bize karşı savaştırıyorlar Kazakları. Bir şey daha söyleyeyim bu arada antiparantez konunun biraz dışında ama ; Kars’ı ve Sarıkamış’ı çok fazla bilmediğimiz için bunu söylüyorum. Tabya yönünden yani savunma mevzileri yönünden en zengin il en fazla tabyası olan il Kars’tır Türkiye’de. Tabya denildiği zaman genelde Erzurum anlaşılır halbuki birinci Kars’tır ikinci Edirne’dir üçüncü Erzurum’dur. Yani en hassas ilimiz Kars’tır ikinci Edirne’dir üçüncü Erzurum’dur aslında ama Erzurum daha çok ordular savunma hatlarını Erzurum’da kurdukları için Erzurum öne çıkmıştır, üçüncü ordu merkezi Erzurum’da olduğu için Erzurum önem çıkmıştır yoksa Kars demin dedim Kafkasya’dır ve 1064’te Sultan Alparslan tarafından fethedilmiştir yani biz Türkler’in Anadolu’ya girişi 1071 olarak biliriz ya, 1071 Malazgirt Savaşı tabiki Anadolu’ya 1071’de girmişlerdir ama Kars’a yani Kafkasya’ya 1064’te Kars’ta Alparslan yine Bizanslıları malup etmiş ve Kars’ı almıştır. 1064’te yatan şehitlerimiz var orada Hasan Harakani diye evliyaullah bir zat var orada şehit olmuştur o harpte. 1064’te Alparslan’ın ordularında savaşmış ve şehit olmuştur ve Türkiye’nin ilk Türk İslam Camii Ebu Manucehr Camii Kars’tadır, Ermeni sınırında sıfır noktadadır. Bir de Ermeni denilmişken aklıma geldi. Ruslar Sarıkamış Harekatında, iki gönüllü Ermeni Tugayı kullanmışlardır. Ermeniler millet-i sadıka olarak bilinen Ermeniler, ilk defa Sarıkamış Harekatı’nda Rusların yanında yer alıp Osmanlıya karşı savaşmışlardır iki Tugayla. Ondan sonradır ki tehcir kararnameleri, sürgün kararnameleri çıkarılmış Güneydoğu’ya Suriye’ye doğru gönderilmişleridir biliyorsunuz o kadar detayına girmeyeyim. Dolayısıyla bu savaş bu şekilde sona ermiş.
15 Ocak 1915’te Sarıkamış Harekatı bitmiş Türkiye’nin Osmanlı’nın malubiyeti ile bitmiş, Rusları bir yere püskürtmemişiz onlar olduğu yerde Sarıkamış’ta kalmışlar ama Şubat 9’unda bu sefer İngilizler, Fransızlar ve bütün Dünya birleşmiş Çanakkale’ye çıkarma yapmışlar, Çanakkale’de bu sefer başımız belaya girmiş. Çanakkale’de 18 Mart’ta müthiş bir deniz savaşı yani Çanakkale’yi Sarıkkamış’tan, Sarıkamış’ı Çanakkale’den ayırmak pek mümkün değil ikisi de aynı olayın birer parçaları. Biri Ocak’ta bitmiş Sarıkamış, Çanakkale Şubat’ta başlamış 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı, 8 ay süren kara savaşları Çanakkale’de çoğumuz öyle zannederiz sanki hani bir günde hemen düşmanı yenmişiz çekmiş gitmiş düşman, öyle bir şey yok. Düşman karaya çıkarma yapmış aylarca savaşmışız orda. Conk Bayırı’nda süngü savaşları artık boğaz boğaza dediğimiz savaşlar, bir alayımız toptan yokolmuştur. Çanakkale geçilmemiş hakikaten Çanakkale’de müthiş bir mücadele verilmiş ama Sarıkamış’ta biz dram yaşamışız hakikaten. Bir şey daha söyleyim birçoğunuza belki daha önce de söylemişimdir, Sarıkamış Savaşı’nda doksanbin kişi, Çanakkale’de ikiyüzelliüçbin kişi ve o yıl lise mezunu üniversiteye gidecek genç bulunmamış, ortaokul mezunlarını üniversiteye almışlar, 1915- 1916 öğretim yılında üniversiteye ortaokul mezunları girmiş lise mezunları yokmuş yeteri kadar. Böyle badireler atlatmış bu ülke, nereyi kazsanız Türkiye’de bir İstanbul yarımadasında bu vardır bir de Kars’ta vardır nereyi kazsanız hangi metrekareyi kazarsanız kazın şehit kemikleri çıkar ordan insan kemikleri çıkar çünkü o kadar çok savaş olmuş ki sadece Ruslarla on üç defa savaşmışız biz genelde desavaşlar hep Kafkas Cephesi’nde olmuş. Çoğunu Ruslar yenmiş azını da biz. Beşini biz sekizini de Ruslar yenmiş on üç savaşın. Dolayısıyla Sarıkamış böyle bir savaş. Bir sürü insanımız şehit olduğu fakat vatanı uğrunda şehit olduğu hiç kaçmadığı harpten yılmadığı bir kısmının da Ruslara esir olduğu savaşın adı. Bir soğuk dediğimiz düşmanın Türk insanına Osmanlı insanına yaptığı kötülüğün adı Sarıkamış. Sarıkamış gençlerimize çok geniş anlatılmalı. Sarıkamışla ilgili çok fazla kitap var yazılmış, hatta bir tıp Profesörü duydmuşsunuzdur ismini Sarıkamışlıdır kendisi. Sarıkamış’la ilgili dört beş tane onun kitabı var en azından. Kazım Karabekir’in çokça anıları var, orda savaşan Subayların anıları var. Arşivler, Başhekimimizin de belirttiği gibi genelde Rus kaynaklarından alınma arşivlerimiz bizim maalesef o zaman çok sıhhatli tutulmamış dediğim gibi basına bile yanlış haberler verilmiş milletten gizlenmiş Sarıkamış Harekatı. Sarıkamış böyle bir dram. Almanlar açısından Sarıkamış demin belirttiğim gibi Rusları yenebilmek için Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar hepsi öteki cephede Ruslarla beraber. Almanlar Osmanlı ile beraber oluyorlar, Osmanlıya doğuda cephe açtırıyorlar ki Rusya’yı Osmanlılar doğuda meşgul etsin onlar da batıda Ruslarla başedebilsinler ama bizim açımızdan Enver Paşa açısından da kırk yıldır işgal altında olan Sarıkamış’ın, Kars’ın, Ardahan’ın ve Batum’un kurtarılıp anavatana katılması yönünde bir ideal var hedef var ama dediğim gibi Türk halkının Türk askerinin hazırlıksız olması harpten cepheden cepheye koşuyor olması giyecek, yiyecek yönünden çok hazırlıksız olması stokta hiçbirşeyin yok olması bizi savaşın olumsuz sonucuna doğru götürmüştür.
Sarıkamış’lar inşallah bu memlekette bir daha yaşanmaz. Bu memlekette huzur, barış kardeşlik hüküm sürmesini, Sarıkamışlar’ın yaşanmamasını özellikle diliyorum. Bugün, Çanakkale’de Sarıkamış’ta kiminle savaştıksa bugün aynı gruplarla, aynı ideolojilerle,aynı kişilerle, aynı devletlerle savaşıyoruz bunun lütfen farkında olalım. Biz basit bir Güneydoğu’da basit bir terör örgütüyle savaşmıyoruz, bir terör örgütünün arkasında oldukça kuvvetli beş altı tane Dünya Devleti’yle savaşır durumdayız. İnşallah bu badireden de Türkiye Cumhuriyeti Devleti iyi bir sonuçla çıkar kurtulur. Ülkemizin diğer yerlerinde buralarda olduğu gibi her tarafında barış, kardeşlik hüküm sürer huzur hüküm sürer refah hüküm sürer.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sarıkamış Şehitlerine tekrardan Allah’tan Rahmet diliyorum.