Cumanız kabul olsun, gününüz hayırlı olsun, inşallah bu Camii de hayırlı hizmetlere vesile olsun.

İnşallah sadece camide değil köyümüzde her zaman böyle birlik, dirlik, düzenlik olsun. Bir de rica ediyorum özellikle sizden, cemaat te genç olsun bundan sonra. Gençlerimizi lütfen camiye getirelim. Çünkü hepimiz geçip gideceğiz, hepimiz gördüğüm kadarıyla üç aşağı beş yukarı aynı akranız, aynı yaştayız. Bizler yarın göçüp gideceğiz. Ne zaman göçüp gideceğimiz belli değil ama gençlere devredeceğiz.

Bu Cami gençlerle dolmalı. Onu özellikle muhtarımızdan, bu köylül erimizden, öğretmenimizden, imamımızdan rica ediyorum. Yani gençlerle dolduralım. Gençler camilere çok daha yakışıyorlar. Yani gençler hakikaten doldurdu ğu zaman o camilere ben Bosnahersek de gördüm, Saraybosna'da gördüm cemaat hep genç yüzlerinden sanki kan damlıyor denir ya öyle genç bir cemaat. Onların abdest alışı, onların namaz kılışı çok daha yakışıklı, eminim ki Allah'ın da çok hoşuna giden şekilde oluyor onun için gençlerin de camiye gelmesini arzu ediyorum.

Değerli arkadaşlar bu camide emeği geçenleri de tebrik ediyorum. Başta köy muhtarı olmak üzere köyümüzde her türlü emeği geçeni tebrik ediyorum teşekkür ediyorum. Allah razı olsun kendilerinden. Camiler tabii ki hocamın anlattığı hutbe de, camiler mimberi olan, mihrabı olan, kürsüsü olan yerlerdir dedi, ibadet edilen yerlerdir  dedi, mescitlerdir dedi. Doğrudur ama Camiler esas itibariyle toplanılan yerler olarak yani bütün toplumu içine alan burada İslami konularda dahil olmak üzere bütün sosyal konuların, bütün kültürel konuların, bütün köyün meselelerinin konuşulabildiği, tartışılabildiği, danışıldığı yerlerdir. Ayrıca camiler eskiden tarihimize baktığımızda camiler, yanlarında dükkanı vardı, yanlarında oturacak mekanı vardı, yemek yenecek yerleri vardı. Yani bir bakıma şimdi son moda terimiyle Külliye gibilerdi camiler. Böyle olursa ilerde artık para toplayarak kendini idame ettirmek değil de onların gelirleriyle, o dükkanın, o kahvenin, o oturulacak yerin kirasıyla da  caminin giderleri karşılanıyordu. Bu tür eğer imkanınız olursa bu tür şeylerde, Mütemmim Cüzlerde yaparsanız memnun olurum. Mustafa Bey inşallah bu köye bir de Kuran Kursu yapma sözü veriyor. İnşallah Kuran Kursu yaparslarsa Kuran Kursununda dedim ki Mütemmim Cüzleri olsun, muhtarın odası olsun, kütüphanesi olsun, gençlerin oturacağı, çay içeceği yerler olsun, kızlarında okuyacağı, yatıp kalkacağı Yatılı Kuran Kursu olursa eminim ki sadece bu köyün kızları değil, bu çevrenin köylerinin çoluk çocuğu buraya toplanacağı için bura merkezi bir köy konumuna gelecek, sizin köyünüzün de daha gelişmesini, fazlaca gelişmesini sağlayacak. Biz de söz verdik inşallah temelini beraber atacağız. İnşallah temeline Diyanet İşleri Başkanımızı davet edeceğiz. Bu Kuran Kursunda inşallah çıkaracağız.

Tabi ben gördüğünüz gibi eski bir adamım. Eskiden bizim hukukumuzda sadece Köy Kanunumuzda caminin, köyün okulla birlikte köyün ortak bir mal oldu yazılıydı. Onun dışında devletin Kamu Kurumlarının camilere yardımcı olması diye bir hüküm yoktu.

Allah selamet versin duruyorsa, öldüyse Allah rahmet etsin, Samsun Belediye Başkanı Kemal Vehbi Gür diye bir zat vardı. Bu zat Samsun'da ilk kamu kurumu bütçesinden, belediye bütçesinden cami yapan zattır. 70 li yıllar, oda Belediye Başkanı. Cami yaptığı için de mahkemeye verildi İçişleri Bakanlığınca. Hakkında tahkikatlar yapıldı, lüzumu muhakemeler verildi, mahkemelere gitti.  Mahkemede ben hatırlıyorum o zaman ben de tesadüfen kendisiyle tanışma şerefine nail oldum o zaman. Mahkemelerde beraat etti. Mahkemeler, resmi kurumların mevzuatında Cami yapma diye bir mevzuat yok, sen nasıl yaparsın, nasıl kamunun parasını camiye harcarsın diye sormuşlardı. O da mevzuatta Caminin yapılacağına dair bir hüküm yok ama Caminin yapılamayacağına dair de bir hüküm rastlamadım ben diyerek beraat etmişti. Mahkemelerden de beraat etmişti. Allah selamet versin, öldüyse Allah Rahmet etsin. Herhalde yaşıyor zannediyorum. O bu çığrı açtı. Ondan sonra Allah'a şükür belli gelişmeler, daha sonra Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, minareler ve camiler yapmaya başladı. Hatta Toprak İskan Müdürlüğü'ydü sanıyorum onların bünyesinde. Toprak İskan Müdürleri sonradan da Bayındırlık Bakanımız oldu Zeki Ergezen Beyin'de zamanında hatırlıyorum bizde Kaymakam dık o zaman. Camilerin minareleri, Köy Camileri filan yapıldı. Dolayısıyla bu temeller o zamanlar atıldı. Gelelim bu iktidar döneminde de Allah'a şükürler olsun ki camilerin yapılması hem Belediye Kanunlarına konuldu, yani Mahalle İdarelerde artık ibadet yerlerini yapabileceği şeklinde hükümler kondu hemde bizim mevzuatımıza buna benzer hükümler kondu. Şu anda artık devlet kamu kurumuymuş gibi dini ibadet yerlerini de ihya edebiliyor, imal edebiliyor, inşa edebiliyor.

Çok güzel bir fırsat, çok güzel bir imkan Çünkü inancımız gereği malumunuz hocam söyledi Müftü Bey, Camileri, mescitleri imal etmek başlı başına zaten mümine farzdır, mümin için en şerefli iştir Cami yapmak mescit yapmak. Gerçi dinimizde yeryüzü mesciddir aslında. namaz kılmak isteyen her yerde kılar. Cami şartı yok ama Cami'nin özelliği toplanma yeridir. Toplanılsın, toplu ibadet edilsin. Cemaatle ibadetin sevabı bunun için 27 derece fazladır. Hem gelsin cemaat olsun, hem de insanlar meselelerini konuşsunlar. Bizim Sünnetimiz şudur, Peygamberimizin sünneti şudur. Camiye bir öğün gitmeyen Ashabı gider evinde hatrını sorarlarmış. Acaba niye gelmedi, hasta mı, bir derdi mi var, bir problemi mi var. Camiye gelmeyen Ashabı hemen sorarlarmış. Onu da ha hikayeleri de varda onları uzatmıyorum. O açıdan bizde şu anda böyle bir köyümüz ihtiyaç için güzel bir şey yapmışız, yapmışsınız. Allah yapanlardan, sebep olanlardan, yardım edenlerden, katkı verenlerden, hepsinden Allah razı olsun. İnşallah yukarı köyde bir tane Kuran Kursu yaparsanız onu da gelir bir gün beraber hem cuma namazı kılar hem de açarız. Hayırlı olsun demiyorum zaten Cami hayırlı iştir.

Sadece ben bu caminin içerisinde uzun sağlıklı ömürlerle bol bol ibadet etmenizi bunu Cenabı Allah'ın size nasip etmesini diliyorum.

Hepinize tekrar saygılar sunuyorum. Selamun Aleyküm. Sağolun